Reklam Ayarlarınızı Düzenleyiniz. |
Köprülü Mehmet Paşa’nın
ortanca oğlu, Fazıl Ahmet Paşa’nın kendisinden üç yaş küçük
kardeşidir.1638’de Vezirköprü’de doğdu. 4 yaşındayken İstanbul’a geldi.
Medresenin bütün kademelerini geçti ve devrinin büyük bilginlerinden
biri olarak kabul edildi. Yetişme çağında genellikle ağabeyi Fazıl Ahmet
Paşa’nın yanında bulunup birtakım savaşları gördü, tecrübe edindi.
Ağabeyi tarafından yönetici olarak yetiştirildi. 1680’de eniştesi
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın tavsiyesi üzerine yedinci vezir olarak
Divan-ı Hümayun’a girdi. Altıncı vezirlik, Viyana seferi sırasında
Edirne’de sadaret kaymakamlığı, Silistre beylerbeyliği ve serdarlığı
yaptı.1684’de kubbe veziri olarak İstanbul’a geldi. Bir kaç ay sonra
üçüncü vezirlik, sonra Çanakkale ve Sakız muhafızlığı yaptı. Eniştesi
Abaza Siyavuş Paşa’nın sadrazamlığında sadaret kaymakamlığına tayin
edildi. Sultan II.Süleyman tahta geçince, Çanakkale, Hanya, Kandiye ve
Sakız muhafızlıklarında bulundu. Fazıl Mustafa Paşa’nın devlet
hizmetinde yükselme yılları padişah IV.Mehmet’in saltanatının en
bunalımlı dönemine rastlamaktadır.Viyana bozgununu izleyen günlerde
sadrazam ve serdarı Ekrem Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın Belgrat’da
idam edilmesi (25 Aralık 1683) olayından Budin ve Atina’nın düşmesine
değin geçen süre içinde devlet hayli yıpranmış, içte ve dışta devletin
otoritesi zedelenmişti.IV.Mehmet’in, saltanatının son günlerinde
sadrazam kaymakamlığına getirdiği Fazıl Mustafa Paşa, 39 yıldan beri
hükümdar olan padişahı kansız bir şekilde tahttan indirmeyi başardı. Bu
tarihten sadrazam oluncaya kadar geçen iki yıl boyunca Osmanlı
Devletinin toprak kaybı sürdü. Batuçina ve Niş bozgunlarından sonra
Alman orduları, Makedonya, Arnavutluk ve Bulgaristan’ı tehdit etmeye
başlamıştı.II.Süleyman’ın Edirne’de topladığı saltanat şurası
(Padişahların huzurunda yapılan danışma toplantısı) ordu, hükümet ve
halk üzerinde otoriteyi sağlayabilecek tek kişinin Köprülü Fazıl Mustafa
Paşa olduğuna karar verdi.
Sakız muhafızlığından Edirne’ye gelen Fazıl
Mustafa Paşa, padişahtan, IV.Mehmet’in babasına ve ağabeyine tanıdığı
geniş yetkilerin kendisine de verilmesini istedi.II.Süleyman bu isteği
kabul etti. Bu durum daha ilk adımda içerdeki zorbaları ürkütüp
sindirdiği gibi, Avrupalıları da telaşlandırdı.
Elli bir yaşındaki sadrazam ilk iş olarak vergi
sistemindeki adaletsizliği ortadan kaldırarak, düşük ayarlı sikke
kesiminin önüne geçti. Yolsuzlukla elde edilmiş servetleri hazineye
alarak ordu ve devlet örgütünde etkili değişiklikler yaptı. Bu kadarla
kalmayarak Köprülü ailesine ait saraylardaki altın ve gümüş eşyayı da
darphaneye göndererek sikke kestirtti ve bu sikkeleri devlete
bağışladığı gibi, padişahın da aynı şekilde davranmasını sağladı.
Böylece hazineyi güçlendirdikten ve gerekli
hazırlıkları tamamladıktan sonra 13 Temmuz 1690’da Edirne’den sefere
çıkan Fazıl Mustafa Paşa, birkaç ay içinde Vidin, Niş, Semendire ve
Belgrat’ı geri aldı.Özellikle Belgrat kalesinin bir hafta gibi kısa bir
zamanda fethedilmesi büyük yankı uyandırdı. Kırımlı Kazaklar Rusya
içlerini alt üst ederken Türkler de Vardar’dan Drava’ya kadar 60.000
kilometre kareden geniş bir araziyi Avusturyalıların elinden aldılar.
Kış aylarını ordunun eksikliklerinin tamamlanması
için İstanbul’da geçiren Fazıl Mustafa Paşa, Haziran 1691’de Erdel’i
geri almak için ordunun başında İstanbul’dan ayrıldı. Yola çıkmadan önce
II.Süleyman’ın hastalığını fırsat bilip IV.Mehmet’i yeniden tahta
oturtmak isteyen bazı ulemayı tutuklattı. Orduyu uğurlamak için
İstanbul’dan Edirne’ye gelmiş olan padişah, 8 gün sonra öldü. Fazıl
Mustafa Paşa hükümdarın ölüm haberini Filibe’de aldı.28 Haziran’da
Sofya’ya gelen serdar-ı Ekrem’e Anadolu beylerbeyi Bekir Paşa’yla Macar
Kralı Tökeli de askerleriyle katıldılar. Belgrat’a gelen Fazıl Mustafa
Paşa Kırım kuvvetlerinin henüz gelmemesine karşın orduyu Sava’nın karşı
kıyısına geçirdi. Tuna’nın sağ kıyısında bir köy olan Salankamen’de
Baden Prensi Ludwig Wilhelm’in komuta ettiği Avusturya kuvvetleriyle
yapılan savaşta 53 yaşındayken şehit düştü. Bütün aramalara rağmen
cesedi bulunamadı. Düşmanın da önemli kayıplara uğradığı bu savaş,
Osmanlı-Avusturya savaşlarının önemli bir aşaması oldu ve Osmanlı
Devleti ise, işleri düzene koymak üzere olan güçlü bir vezirini
kaybetti. Fazıl Mustafa Paşa’nın Numan, Abdullah ve Esad adlarında üç
oğlu vardı.
Fazıl Mustafa Paşa açık sözlü, riyadan
hoşlanmayan bir insandı; idareyi ele alır almaz hükümeti ve orduyu işe
yaramayanlardan derhal temizlemiş, Rumeli’deki gayri Müslimlerin yer yer
ayaklanıp düşmana yardım etmelerinin sebebini vergilerin tahammül
edilemez ağırlıkta olduğunu görerek onları hafifletmiş, ticarete
serbestlik vermiş ve bu sayede devletin iç asayişini temin etmiştir.
Boş vakitlerinde araştırmalar yapar veya ulema
ile görüş alışverişinde bulunurdu. Hatta sefer vakitlerinde bile fırsat
buldukça okurdu. Hadis ilminde ihtisas sahibi idi; İstanbul’da
Süleymaniye ile Vefa arasındaki konağı yanında bir kütüphane yaptırmış
olup bir çok alim oraya gelip kitaplarından istifade ederlerdi. Süsü ve
gösterişi sevmezdi; cesur ve atılgandı; cömert olup ağabeyi Fazıl Ahmet
Paşa gibi askerin gönlünü hoş eder ve hizmeti görülenlere kendi
kesesinden de bol bol bahşiş verirdi. Belgrat kalesini zaptettikten
sonra kuşatma esnasında askere verdiği bahşişlerden başka, ocaklara
kendi malından 70.000 kuruş bahşiş dağıtmıştır. ![]() ![]() Henüz Yorum Yazılmamıştır... ![]()
|
Bu web sitesi, www.google.com hayranıdır. Sayfanın Yüklenme Zamanı : 0,15625 saniyedir. ![]() |